Röp: Şener Yılmaz Aslan
Şu anda Pari, New Yorker’da kadrolu fotoğrafçı. Çalışmaları Zürih’te Museum Haus Konstruktiv’te sergilendi ve ilk kişisel sergisini New York'ta Giacobetti Paul Galerisinde açtı. 2013 yılında Pari, Rafineri 29 tarafından, The British Journal of Photography (İngiliz Fotoğraf Dergisi)’nde izleyici fotoğrafçılarından biri olarak ve New York'taki en etkili yaratıcı gençlerden biri olarak yer aldı. Pari 2011 yılında da, PDN 30 fotoğrafçılar listesinin bir parçası oldu. Pari’nin çalışmaları The New Yorker, Vanity Fair, Zeit Magazine, GQ, Le Monde M Magazine, New York Magazine, The New York Times Magazine, Süddeutsche Zeitung Magazin, Wired, Rolling Stone, Time ve Esquire’da yer aldı. Stüdyosu New York'tadır.
Bir röportajınızda küçük yaşlardayken Ara Güler’in bir kitabından çok etkilendiğinizi söylemişsiniz, Ara Güler’in sizi halen etkilediğini söyleyebilir miyiz? Kendinize yakın bulduğunuz ve takip ettiğiniz fotoğraf sanatçıları var mı ve bu sanatçılar üretimlerinizi ne derece etkiliyor. ?
Ara Güler tabi olduğum ilk fotoğrafçılardan biridir. İstanbul'da doğup büyüdüm ve Ara Güler kesinlikle fotoğrafçılığa kendi işaretini koymuş biridir ve herkes onun çalışmalarını tanır. Kendi sanatını yapmaya gelince, etkilenmek ve bilinçlenmek arasında bir fark olduğunu düşünüyorum. Kendi tarzınız olması demek bir konuda kendinize özgü bir yanıtınız olması demektir. Ben sürekli sanata bakıyorum ve bu sadece fotoğraf değil; heykel, resim, müzik ve performanslar. Tüm sanat formları birbirlerinden bir şeyler ödünç alıyor. Fotoğrafçılık, bir anı yakalama ve bu durumun bir anlık taslağını görsel olarak oluşturma yeteneği olan bir sanat formudur. Bu çok güçlü bir araçtır. Şimdi genelde Francis Bacon gibi ressamlara bakıyorum. Yaptıklarına gerçekten hayranlık duyuyorum.
Halen Analog yöntemle fotoğraf çektiğinizi biliyoruz peki baskıları da analog yöntemle mi yapıyorsunuz, yoksa dijital bir müdehaleniz oluyor mu ? Teknik sürecinizden biraz bahseder misiniz? Bugün, dergilerde, online olarak ya da galerilerde gördüğünüz hemen hemen her görüntü bir düzeyde dijital manipülasyondan geçmiştir. Ben teknolojiyi karanlık odada yapacaklarıma ulaşmama yardımcı olması için kullanıyorum, ancak negatif dijitalleştirildikten sonra, dijital teknolojinin yardımıyla çok kontrollü olarak. Bence burada önemli olan, baskının sanat üretmenin kişinin görsel olarak ulaşmaya çalıştığı şeyi geliştirebilecek olan bir başka aşaması olduğudur.
Genellikle fotoğrafları başkaları ile seçmenin daha iyi olduğu söylenir. Hatta bazı sanatçıların bir arkadaşı ile birlikte çalıştığını duyuyoruz. Fotoğraflarınızı çektikten sonra herhangi bir yardım alıyor musunuz? İşinizi ve neye cevap verdiğinizi bilen bir kişi kesinlikle büyük çaplı bir işin seçim sürecinde size kesinlikle yardımcı olabilir. Ancak, kendi işimde çaba gösterdiğimi hissetmek ve çalışmayı benim bakış açımı en iyi yansıtacak görüntüleri seçecek şekilde düzenlemek istediğim için ilk ayırmayı kendim yapmayı tercih ederim. The New Yorker gibi yerlerde fotoğraf editörleri ile çok yakın çalışırım ve çalışmalarımı birçok yönden düzenlememe yardımcı olurlar. Örneğin, The New Yorker’daki görüntü yönetmeni Whitney Johnson, fotoğraflarımı farklı şekillerde geliştirmeme yardımcı olarak, benim büyük bir destekçim ve akıl hocam olmuştur.