Röp: Şener Yılmaz Aslan
"Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Grafik Tasarım bölümünü kazandım ve bölümünden tasarım disiplinini öğrenmeye başladım. Okulun ikinci yılından itibaren dergiler, yayın evleri, reklam ajansları, tiyatro oyunları ve sinema filmleri için illüstrasyonlar, afişler ve canlandırma filmler hazırlamaya devam ediyorum. Bu arada yurtiçi ve yurtdışında birçok karma sergiye katıldım. İlk kişisel illüstrasyon sergim de “Tatlı Kabuslar” ismiyle 2013 yılının Aralık ayında Milk Galeri’de açıldı. Çalışmalarıma İstanbul - Moda’da kişisel atölyemde devam ediyor."
Ne tür işler yaptın bu zamana kadar, hangileri daha çok heyecanlandırdı seni?
Afişler, kitap kapakları, dergiler ve kitaplar için illüstrasyonlar, firmalar için canlandırma filmler yapıyorum. Dönem dönem bu heyecanlanma durumu değişiyor aslında. İlk film festivali afişimi yaparken çok heyecanlıydım mesela. Reklam işleri de heyecanlı başlıyor ama iş devam ederken bu heyecan kaçıyor. Çok fazla karışan oluyor haliyle. İşin başında istenen işle sonunda çıkan iş arasında çok büyük fark oluyor. Müşterinin beğenme kriterleri ve ticari dertler giriyor işin içine. Şimdi düşününce “Salkım Söğüt” ve Deniz Tarsus’un bilim kurgu kısa filmi “Mod” en çok heyecanlandığım projelerdi.
Böyle br kısa film yapmaya nasıl karar verdin?
Çocukluğumdan beri Nâzım Hikmet’in benim için çok fazla anlamı vardı. Çocukken babam “Karlı Kayın Ormanı” nı söylerdi bize. Memleketi en çok “Memleketimden İnsan Manzaraları” yla sevdim. En güzeli vatan sevgisini bir vatan haininden öğrendim mesela. Uzatmadan konuya dönünce, Salkım Söğüt şiirini ilk okuduğum günden beri -yani daha bu işleri yapmıyorken- gözümde hep canlanan görüntüler oluyordu. Bence şiir birçok şey anlatıyordu. Kızıl ve beyaz orduların neleri sembolize ettiği açıktı ama çok daha derin bir hikaye ve his vardı şiirde.Bu işlere başladığımda da ilk olarak şiir için illüstrasyonlar yapmayı planladım. Sonra “neden bir canlandırma olmasın?” sorusu geldi aklıma. Bir şiirin canlandırması yapılabilir mi? İşte bu soru beni daha da cezbetti. Sevdiğim bir adamın en sevdiğim şiiri vardı önümde. Biraz çekinerek olsada Deniz Tarsus’la beraber kısa filmin senaryosunu oluşturduk. “Türsak Geleceğin Sineması” proje destek yarışmasında senaryo birinci olunca inancım arttı projeye.
Nazım Hikmet’in yüzlerce şiirinin arasından neden Salkım Söğüt’ü seçtin, özel bir anlamı var mı senin için?
Nâzım’ın bütün eserlerini ayrı ayrı severim. Salkımsöğüt şiirinin verdiği hissiyat benim çok derindi. Bahsettiğim gibi olay sadece Kızıl ve Beyaz orduların savaşı değil. Şiirin okunuş ahengi ve anlattığı görsel çok güçlü. Bazen sadece yapmak istersiniz. Şiirin okudukça bu şiir için bir şeyler yapmak istedim hep. Becerim ve yetim gelişince bunun zamanının geldiğini düşündüm. Şeyh Bedrettin Destanı ve KuvayI Milliye Destanı gibi eserleri içinde bir şeyler yapmayı çok istiyorum.