Tasarım,
sanat ve fikir kütüphanesi

Claudio Bellini Söyleşisi

13.02.2015
Sayı 1
BİZE SO İŞLEVSEL SİSTEM'İN TASARIM KAVRAMI VE ESASLARINDAN BAHSEDER MİSİNİZ?
Bir tasarımcı ve mimar olarak çok çalışıyorum. Bu mesleğimin başından beri ofis mobilyaları alanındaki pek çok sorunlar hakkında düşündüğüm anlamına gelir. Bu alanda çalışmayı çok seviyorum çünkü bir bakıma bunu büyüleyici bir proje olarak görüyorum. Bu sadece bir masa veya bir çalışma istasyonu meselesi değil. Bir iş ortamı için mobilya tasarlarken genel bir bakış açısını dikkate alıyoruz.
Bir mekan tasarlıyoruz, bir atmosfer ortamı tasarlıyoruz... Ne zaman bir ofis mobilya tasarım projesine dahil olsam bunu zihnimde bir iç mimari projesi olarak ele alıyorum. Sadece tek tasarım nesnesi olarak değil... Çalışma bize başkalarıyla paylaşılan bir ortamda olmayı sağlıyor. Bu nedenle bizi işimizde mutlu kılan rahat bir koltukta oturmak değil, tüm ortam içinde mesut olmak.

MODERN OFİS ORTAMININ TALEPLERİNİ NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ? HANGİ BAKIMDAN SO İŞLEVSEL SİSTEMİN BU TALEPLERİ KARŞILADIĞINI DÜŞÜNÜYORSUNUZ?
Birincisi, benim mobilyam sadece bireysel ihtiyaçları değil, toplu ihtiyacı karşılamalı. SO Sistemi'ni yaratırken çağdaş ofis ortamının ihtiyaçlarını ve isteklerini dikkate almaya çalıştık. Ve aynı zamanda, pazar taleplerine ve gereksinimlerine odaklanmamız gerekti. Ersa için tasarım yaparken küresel pazarı dikkate almak zorundaydık. Dolayısı ile bir ofis tanımlamak kolay olmadı. Çünkü, küresel bir dünyada yaşamamıza rağmen farklı tavırlarımız, farklı beklentilerimiz, şirketlerin farklı yapıları ve çalışan tipolojileri var.
Yeni bir ofis düzeni tasarlamak için çeşitli kurulum tarzlarını akılda tutmamız gerekti. Benim görüşüme göre işin sırrı, tasarım esasını tek yönde çok zorlamamakta ve bu küresel dünyada farklı kültürlerde çok sayıda çalışan tipolojisinin olduğunu anlamaktadır. Temel olarak ''hafif düşünme'' tarzı takip etmeliyiz ki bu kesinlikle gerekli olmayan unsurların ve ayrıntıların mümkün olduğunca azaltılması anlamına geliyor. Tek, işlevsel, temiz ve berrak kullanılabilinir ve farklı şekillerde kişiselleştirebilinir bir ortam ortaya koymalı. Kısaca, kişisel ayrıntılarla ve ihtiyaçlarla zenginleştirilebilecek temel bir düzen. Mobilyanın gerekli olmayan aksesuarları tamamen kişiselleştirilebilinir.
Bu bakımdan ben piyasadaki bazı mobilya sistemlerini ''aşırı tasarlanmış'' olarak görüyorum. Yani, bakması güzel ama kullanımı pratik değil...
Biz çeliğin, kullanımı güzel bir malzeme olduğuna inanıyoruz. Çünkü bir kalite ve dayanıklılık hissi veriyor. Bu bizim çok hafif, temiz, dayanıklı bir tasarım ve kalite dili yakalamamızı sağladı. Aynı zamanda üstte melanin kullandık, çok temel, olağan fakat verimli bir çözüm. Çerçeve üstte cam ile de kurulabilir, daha zarif ve daha büyüleyici yapıyor.
Renk seçenekleri bakımından da aynı temel esasları uygulamaya çalıştık. Basit bir beyaz ve siyah renk kullanıyoruz. Üst, çerçeve ve aksesuarlar için tek renk. Sonra ufak ayrıntılar için sarı, mavi veya yeşil ile renklendiriyoruz... Fakat ana sistem monokromatik. Çünkü gerçek bir iş ortamı zaten renklerle ve renkli ayrıntılar ile dolu..

SO İŞLEVSEL SİSTEM'İN FARKLI KURULUM SEÇENEKLERİ HAKKINDA BAZI AYRINTILAR VERİR MİSİNİZ VE BUNLARIN FARKLI ORTAMLARDA GÜNLÜK ÇALIŞMAYA KATKILARINDAN SÖZ EDER MİSİNİZ?
Basit yapı ve indirgenmiş unsurlar kuvvetli ve oldukça esnek olarak bir araya getirildi.. Sır olan reçete bu. Ve esneklik, iç mimarın planlama açısından ihtiyaçları düşünüldüğünde özellikle önemli. Çok farklı kurulumlar yaratabilmeleri için mimarların kolayca yararlanabileceği bir kaç unsur deniyorum. Tek masadan bir tezgaha, bir iş istasyonundan yönetici masasına kadar hatta bir çagri merkezi dahil... Dolayısı ile sistem çok ''açık'' ve hiç bir çözüm imtiyazlı değil. Temel ayak düzeni, masa ve sıra kurulumu ile zaten pek çok olasılığa erişildiğini düşünüyorum.
Öz olabilmek için SO Sistemi'ne çekmeceleri olan bir kutu eklemedik, bunlar ya hiç kullanılmıyorlar ya da yanlış kullanılıyorlar. Bunun yerine ayaklardan zemin üzerinde duran standart birimin özel gereksinimlerine odaklandık. Örneğin, dışarıdan ofislere pek çok ziyaretçilerin geldiğini ve çantalarını veya diğer eşyalarını yere koyduklarını görüyoruz.
Çünkü, ofislerde bunları sığdıracak yerler bulamıyorlar. Ve aynı zamanda çalışanların da eşyalarını yere veya boş bir koltuğa koyduklarını görüyoruz. Bu izlenimden hareketle kişilerin şahsi eşyalarını koyabilecekleri bir özel birim yaratma fikrini edindik. Bu nedenle masaya çalisana yakın ve açık bir ön alan sağladık. Üst taraf ve tepsi gibi diğer birimlerin de özel amaçları var. Çekmeceler ile farklı ihtiyaçlara elverişli melez bir birim yaratmaya çalistik.
Masayı tasarlarken zeminle çok ''temiz'' bir ilişki kurmaya çalıştık, yani, ortamı temizlemeyi kolaylaştıran anlamında. Havada asılıymış gibi intiba bırakan dinamik bir yapı yaratmaya çalıştık, aynı zamanda da masa idaresi için basit bir çözüm önermeye çalıştık: kablo tepsili temiz bir masa... Çağdaş ofislerde daha az kağıt fakat büyük dosyalar kullandığımızı dikkate alın. Dolayısı ile üçüncü seviyede masadaki kağıt veya dosyalar için
büyük boşluklara yer vermedik. Masa kullanılmayan ofis malzemesinden
daha ziyade şahsi eşyaları tutmak için tasarlandı, bu nedenle piyasadaki standart modellere kıyasla daha küçük. Kısaca, masayı küçük bir şahsi dolap yapmak ana hedefimizdi.
TASARIM SÜRECİNDEN ÜRETİM AŞAMASINA KARŞILAŞTIĞINIZ ZORLUKLAR NELERDİ VE BUNLARI ALT ETMEYİ NASIL BECERDİNİZ?
Bir çözüm sunmamız gerekiyordu. Esnek olmalıydık, teslimatı optimize etmeliydik, mimarın ürünü kolayca kurabilme planı için parçaları azaltmalıydık, teslimat zamanlamasını dikkate almalıydık, ürünün mahaline kolayca sığdırmayı planlamalıydık, zaman ve maliyet tasarrufu gerekiyordu. Tasarımımız bunları dikkate almalıydı. Dolayısı ile başarılı ürünün anahtarı sadece iyi tasarım değil, aynı zamanda da iyi ve derin geliştirme süreci.
Ayaklar için kullandığımız dil çok basit ve temel fakat aynı zamanda da oldukça özgün. Özgünlük ve farklılaştırma bizim kilit kavramlarımızdı. Basit bir düşünüş, basit bir çerçeve yapısı. Aynı zamanda hafifliğin dinamik etkisi ve dayanıklılık... Bir kullanıcı, mobilyada rahat hissetmeli fakat aynı zamanda aynı mekanda çalışan insanların bağlantılarını da düşünmeliyiz. Hoş ve rahat bir ortam yaratmalıyız. Görünüşte farklı iki ihtiyaç aynı esaslar altında birlikte dikkate alındı.

MALZEME SEÇİMİNİ TANIMLAMADAKİ KISTASLARINIZ NELERDİ? SO İŞLEVSEL SISTEMİ NE DENLİ ''YEŞİL''?
SO sistemi yeşildir. Daha fazla yapıların eko- uygunluk sertifikasyonları için başvurduklarını biliyoruz. Ve şüphesizdir ki mimari projelerde ''yeşil'' ofis mobilyaları tercih ediliyor. Temel olarak çelik ve melanin gibi malzemeler kullandık ve bunlar geri dönüşümlü malzemeler değil. Fakat tek bir malzemenin kullanımı onun ileride geri dönüştürülmesini kolaylaştırıyor. Bu yönden bizim eko- uygunluğumuzun oldukça yüksek diye düşünüyorum. Sistemimizi bu şekilde yaptık. Parçaların ayrıştırılması ve geri dönüşümü çok kolay.

ERSA'NIN YARATICILIK SÜRECİNDEKİ MÜDAHİLLİĞİNİ NASIL TANIMLARSINIZ, HEM BİR İŞVEREN HEM DE BİR ÜRETİCİ OLARAK?
Ben zaten Ersa için bir yönetici sistemi tasarlamıştım. Ve bu benim onlarla olan ikinci projem. Ersa ile çalışmaktan çok mutluyum. Çünkü firmayı seviyorum. Çok enerjileri var ve tutkulular. Dolayısı ile bir tasarımcı ve mimar olarak zorlu projelere niyetli insanlar ile çalışmak çok keyifli. Beni oldukça derinden izliyorlar. Bugünlerde, özellikle Avrupa'da, bu denli doğrudan iletişim ile çalışabilecek firmalar bulmak çok zor. Bu çalışmayı çok kolaylaştırıyor. Ersa'nın Ankara'da çok güzel bir tesisi var ve üretimde çok güçlüler. Fakat aynı zamanda iletişime çok yatırım yapıyorlar. İstanbul'daki yeni sergileri ve sosyal medya araçlarına yaptıkları yatırımlar gayretlerinin güzel örnekleri. Yeni dünyamızda sadece güçlü bir üretici olmak ve iyi bir tasarımcı ile çalışmak rekabet için yeterli değil. Aynı derecede önemli olan işinizi nasıl duyurduğunuz.

ERSA İLE GELECEKTE BAŞKA PROJELERİNİZ VAR MI?
Birlikte başka projelerimiz olacağından eminim. Şu anda onların Orgatec Fuarı'ndaki sergi alanının tasarımından sorumluyum.
Sayı 1
Bir Tasarım Hikayesi: 'Twins' Nasıl ... İstanbul Tasarım Bienali Sona Erdi